Sosyal hukuk devletleri anayasalarında “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmü bulunmaktadır. Böylece, idari eylem veya işlemlere muhatapların haklarının korunması, idarenin keyfi uygulamalarının önlenmesi hedeflenmektedir. İdari işlem niteliğindeki vergi uygulamalarının yargısal denetimiyle; vergi uyuşmazlıkları çözüme bağlanmakta, vergi mevzuatı yorumlanarak içtihat oluşturulmaktadır. Ülkemizde vergi uyuşmazlıklarının çözümü idari veya yargı yoluyla gerçekleştirilmektedir. Kişiler, bu yollardan dilediğine başvurabilmektedirler. Genellikle vergi uyuşmazlıklarının idari aşamada çözümü tercih edilmekle birlikte çözümlenememesi halinde “vergi davası” açılarak yargı organına aktarılmaktadır. Vergi anlaşmazlıklarında “ilk derece yargı organı” Vergi Mahkemesi iken “son derece mahkemesi” Danıştay’dır. 1982’de yenilenen İdari Yargı Düzeninde, vergi davalarının “tam yargı davası” ve “iptal davası” şeklinde iki ayrı türden davalar olabileceği 2577 sayılı kanunda hükme bağlanmıştır. Bu çalışmada “vergi davası” haline dönüştürülen davalarının hukuki niteliği yönünden tam yargı – iptal davası kapsamında hangi kategoride olduğu üzerine tartışmaları içermektedir
Vergi inceleme elemanlarınca tanzim olunan inceleme raporları veya vergi idaresince yapılan işlemler karşısında vergi mahkemelerine dava açılması gereken durumlarda dava dilekçelerinin hazırlanması en hızlı ve etkin biçimde sonuçlandırmak bizim işimizdir.